İngiltere durgun enflasyonun eşiğinde mi? OECD'nin yüksek enflasyon ve düşük büyüme uyarısı ne anlama geliyor?

OECD tahminlerinin İngiltere'nin G7 ülkeleri arasında en yüksek enflasyona sahip ülke olması ve ekonomik büyümenin yavaşlaması nedeniyle derinleşen yaşam maliyeti krizini vurgulamasının ardından Rachel Reeves yeniden baş ağrısı yaşadı.

Raporun, ekonominin durgunlaştığı ve enflasyonun da fiyatları yükselttiği bir dönemde, durgun enflasyon korkusunu artırması muhtemel.

Maliye Bakanı, kamu maliyesindeki 50 milyar sterlinlik açığı kapatmaya çalışırken, Kasım ayında açıklanacak Sonbahar Bütçesi öncesinde artan baskılarla karşı karşıya kalıyor.

Ayrı olarak, yakından takip edilen bir iş anketi olan satın alma yöneticileri endeksi, bu ay büyümede keskin bir yavaşlamaya işaret etti.

Paris merkezli Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), İngiltere ekonomisinin bu yıl yüzde 1,4 oranında büyüyeceğini öngörüyor; bu da küçük bir artış anlamına geliyor.

OECD, 2026 yılı için yüzde 1'lik cılız bir büyüme öngörmeye devam ediyor.

Bağımsız Bütçe Sorumluluğu Ofisi'nin (OBR) Kasım ayı bütçesi konusunda da aynı derecede karamsar olması Bayan Reeves için endişe verici olacaktır. Ofis, ilkbaharda 2026 yılı için %1,9 büyüme öngörmüştü.

İngiltere'de enflasyon beklentisi bu yıl için yüzde 3,1'den yüzde 3,5'e, gelecek yıl içinse yüzde 2,3'ten yüzde 2,7'ye yükseltildi.

Maliye Bakanı, "Bu rakamlar, İngiliz ekonomisinin tahminlerden daha güçlü olduğunu doğruluyor. Yılın ilk yarısında G7 ekonomileri arasında en hızlı büyüyen ekonomi oldu." dedi.

'Ancak çalışan insanlar için çalışan ve çalışan insanları ödüllendiren bir ekonomi inşa etmek için yapılacak daha çok şey olduğunu biliyorum.'

OECD raporu , İngiltere'nin giderek derinleşen yaşam maliyeti sorununu doğruluyor. Raporda, İngiltere'nin gıda enflasyonundan özellikle kötü etkilenen birkaç ülke arasında yer aldığı belirtiliyor; bu durum, haftalık alışveriş yapan hanelerin yaşadığı sıkıntılara ekleniyor.

Tahminlere göre İngiltere bu yıl da G7 ülkeleri arasında en yüksek enflasyonla karşı karşıya kalacak - ancak 2026'da ABD'nin gerisinde kalacak.

Gölge Maliye Bakanı Sir Mel Stride, "OECD, çalışkan ailelerin zaten hissettiği şeyi doğruluyor: İşçi Partisi yönetimindeki Britanya, yüksek vergi, yüksek enflasyon ve düşük büyüme döngüsünde." dedi.

Rachel Reeves, çözümün daha fazla vergi artışı olduğunu düşünüyor gibi görünüyor. İngiltere şu anda, İşçi Partisi'nin ekonomik kötü yönetiminin de etkisiyle, durgunluğun eşiğinde sallanıyor.

'Bu, Şansölye'ye bir uyarı olmalı: Büyümeyi vergiyle sağlayamazsınız.'

Stagflasyon, yüksek enflasyon ve durgun büyümenin toksik birleşimine verilen isimdir.

Maliye Bakanı ve İngiltere Merkez Bankası, daha zayıf ekonomik çıktı ve hedefin üzerinde enflasyon ortamıyla karşı karşıya.

Bu durum, S&P Global'in Salı günü yaptığı yakından takip edilen bir anketle de vurgulandı. Ankete göre, daha yüksek işletme maliyetlerinin 'zayıf' talebe ve daha fazla işten çıkarmaya yol açmasıyla özel sektör üretimi Mayıs ayından bu yana en düşük seviyeye geriledi.

Ulusal İstatistik Ofisi'nin en son verilerine göre, İngiltere ekonomisi Temmuz ayına kadar olan üç ayda yüzde 0,2 oranında büyüdü. Bu oran, Haziran ve Mayıs aylarına kadar olan üç ayda sırasıyla yüzde 0,3 ve yüzde 0,6 olan büyüme oranlarından yavaşladı.

Bu arada, tüketici fiyat endeksi enflasyonu Ağustos ayında yüzde 3,8 olarak gerçekleşti ve bu, İngiltere Merkez Bankası'nın yüzde 2'lik hedefinin neredeyse iki katı. Enflasyonun bu ay veya gelecek ay zirve yapması bekleniyor.

İngiltere'deki enflasyon, büyümenin yüzde 2,1 olduğu ABD'deki yüzde 2,9 seviyesinden oldukça yüksek. Avro Bölgesi genelinde enflasyon yüzde 2,1 ve GSYİH büyümesi yüzde 1,5.

İngiltere'deki enflasyon, borçlanma miktarımız ve bunu karşılayacak büyümenin olmaması konusundaki piyasa endişeleri, uzun vadeli devlet tahvili getirilerinin artmasına yol açtı; 30 yıllık devlet tahvilleri son haftalarda yüzde 5,5'i aştı.

İngiltere Merkez Bankası (BOE) şu anda yavaşlayan büyümeden ziyade enflasyonla daha fazla ilgileniyor gibi görünüyor, bu nedenle piyasalar bu yıl başka bir faiz indirimi beklemiyor. Baz faiz oranı geçen hafta %4'te sabit tutuldu.

OECD ise gelecek yıl İngiltere'de politika faiz oranlarının 'kademeli olarak gevşetilmesini' beklediğini söyledi.

Perakende satışlarının küresel rakiplerini geride bırakmasıyla, İngiltere'de tüketici dayanıklılığının arttığına dair kanıtlar var.

WPI Strategy Baş Ekonomisti Martin Beck, OECD'nin İngiltere'ye yönelik görünümünün 'fazla kötümser' olabileceğini düşünüyor.

'Gelecek yıl enflasyon ve faiz oranlarının daha düşük olması bekleniyor. Aynı zamanda İngiltere, ABD ve Avrupa'daki gevşek makroekonomik politikalardan da faydalanacak.'

'Ve son yıllardaki şokların anıları silinirken ve vergi artışlarıyla ilgili bir dizi zarar verici spekülasyonun umarız önüne geçilirken, haneler tasarruflarını kullanma konusunda kendilerini daha güvende hissedebilirler.'

OECD'ye göre, ülke içindeki büyüme çok hızlı olmasa da İngiltere, bu yıl GSYİH üretiminde yalnızca ABD'nin gerisinde kalacak. OECD, birçok ekonomide daha zayıf büyüme, daha fazla iş kaybı ve yüksek maliyet baskısı öngörüyor.

OECD, küresel GSYİH büyümesinin geçen yılki yüzde 3,3 seviyesinden 2025'te yüzde 3,2'ye, ardından 2026'da yüzde 2,9'a düşmesini bekliyor.

ABD'nin ticaret tarifeleri öncesinde 'ön yükleme'nin azalan etkisi, daha yüksek tarife maliyetleriyle birlikte fiyatlara yansıyacak ve 'hâlâ yüksek politika belirsizliği' önümüzdeki aylarda ve yıllarda 'yatırım ve ticareti azaltacak' uyarısında bulundu.

Ancak G20 ülkelerinde, yavaşlayan ekonomik büyüme ve zayıflayan iş piyasaları nedeniyle toplam tüketici fiyat enflasyonunun düşmesi bekleniyor.

Gelişmiş ekonomiler arasında İngiltere, Kanada ve ABD'nin aksine ücret artışının henüz yeterince yavaşlamadığı istisnai durumlar arasında yer alıyor.

OECD, 'işgücü verimliliği büyümesinde kalıcı iyileşmeler olmadığı sürece' bunun değişmeyeceği konusunda uyardı.

Ancak ABD'li tüketicilerin daha da büyük maliyet baskılarıyla karşılaşması bekleniyor.

OECD, "ABD'de etkili tarife oranlarındaki artış, enflasyonu daha da artıracak ve işletmelerin ithal malların artan maliyetini karşılamaya daha az istekli olmasıyla birlikte nihai mal fiyatlarına yansıma oranının güçleneceği varsayılıyor" dedi.