AB'nin daha fazla vergiye değil, daha fazla servete ihtiyacı var

Harekete geçmemizin, sürekli olarak daha fazla toplumsal fon için ellerini uzatıp bekleyenlerin yanında yer almamızın zamanı geldi.
Avrupa Komisyonu'nun 2028 sonrası dönem ve sonrası için yeni çok yıllı mali çerçeve önerisinin üzerinden 24 saatten az bir süre geçmesine rağmen, AB'nin en büyük net katkı sağlayıcısı olan Almanya, yaklaşık iki trilyon avroluk planı "kabul edilemez" ilan etti. Bu Almanya için geçerli ve Portekiz için de geçerli olmalı.
Avrupa Komisyonu Başkanı, Topluluk bütçesinde reform olarak adlandırdığı, çok yıllı çerçeveyi önemli ölçüde artıran bir öneri sundu. Bu şekilde ve Von der Leyen'in açıkladığı çerçeveyle birlikte, her şey kulağa hoş geliyor. Ancak ulusal bütçe Portekiz vergileriyle finanse ediliyorsa, Topluluk bütçesi de Avrupa vergileriyle finanse ediliyor. Zaten büyük bir ulusal vergi yükü olduğu düşünüldüğünde, Avrupa Komisyonu'nun herkese her şeyi veren bir "çok hizmetli menü" değil, önceliklere odaklanan bir bütçesi olmasını talep etmekte tutarlı olmalıyız. Avrupa ekonomisinin daha fazla zenginlik yaratması gerekiyor; özellikle de ülkeler ve yararlanıcı grupları arasında fon transferi olan Avrupa şirketlerine daha fazla vergi koyması gerekmiyor.
Avrupa Komisyonu Başkanı'nın da bu önerinin müzakereler için bir başlangıç noktası olduğunu ve önümüzdeki iki yılın 27 ülke arasında küresel bir anlaşma için müzakerelerle geçeceğini bildiğini varsayabiliriz. Ancak başlangıç noktası pek de iyi değil.
Avrupa bir yandan kamu maliyesinin daha dengeli olmasını talep ediyor; diğer yandan NATO çerçevesinde devletlerin güvenlik ve savunma harcamalarını artırmalarını talep ediyor ve ardından bütçeyi Avrupa Birliği'nin (AB) Gayri Safi Milli Gelirinin %1,26'sına çıkarmayı öneriyor. Vergiler, özellikle de Birliğin öz kaynakları artırılmadıkça bu hesaplamalar tutarlı olmuyor. Örneğin Brüksel, kurumlar vergilerinde yıllık yaklaşık 6,8 milyar avroya ulaşabilecek bir artış öngörüyor.
Von der Leyen, yeni çok yıllık çerçeve kapsamındaki organizasyonel ve yönetimsel değişiklikleri önemsiyor. Peki, temel rakamlar neler?
- Önemli rakamlar arasında tarım için 300 milyar avro, uyum için 218 milyar avro, balıkçılık için 2 milyar avro ve savunma ve uzay için 131 milyar avro yer alıyor.
- Önerinin en önemli dönüm noktası, AB bütçesinin işleyişinde gerçek bir devrim niteliğinde olmasıdır. Onaylanması halinde, bütçe yapısı yedi başlıktan dört başlığa, 52 programdan 16 programa ve 540 program belgesinden 27 Ulusal ve Bölgesel Ortaklık Planına yükselecektir.
- Ve iki büyük rakam var: Planlarda belirtilen politikalara 865 milyar avro, Ufuk Avrupa ve İnovasyon Fonu'nu da içeren yeni Avrupa Rekabet Fonu'na ise 410 milyar avro ayrılacak.
Portekiz, Avrupa fonlarına bağımlı bir devlet; kamu yatırımları ise büyük ölçüde Brüksel'den gelen çeklerle garanti altına alınmış durumda. Örneğin Manuel Serrão davasında görüldüğü gibi, bu fonlar etrafında bir endüstri oluşmuş durumda. Portekiz'in yaşam standardı, ülkenin AET'ye katıldığı 1986 yılına kıyasla belirgin bir iyileşme gösterse de asıl soru şu: Yaklaşık 200 milyar avronun ardından, istediğimiz ülkeye ve ekonomiye sahip miyiz? Yoksa bu fon dağı, tek amacı AB fonu toplamak olan projelere yanlış teşvikler mi yaratıp sermayeyi yanlış mı tahsis etti? Bu siyasi ve ekonomik stratejinin muazzam fırsat maliyeti neydi?
Portekiz, yeni çerçeveden en çok faydalanacak ülkeler arasında artık yer almayacak. Ukrayna gibi başka öncelikler ve savunma ve güvenlik gibi başka ihtiyaçlar da var ve bu da bir fırsat. Tavrımızı değiştirmenin, sürekli elini uzatanların yanında yer almayı bırakmanın ve Avrupa Birliği içinde, bu yolun Brüksel mekanizmasını ve AB bütçesini şişirmekten ibaret olamayacağını savunmaya başlamanın tam zamanı.
ECO-Economia Online